Son Dakika Haberleri
/
Çeşme deniz turizmi açısından çok zengin bir nokta olmasına rağmen aynı zamanda da çok önemli bir tarih turizmi kaynağıdır. Bu nedenle de çok yönlü bir turistik kazancı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Çeşme Kalesi
Osmanlı Padişahı 2. Beyazıt tarafından takribi 1508 yılında dikdörtgen şeklinde yaptırılmış bir kale olan Çeşme Kalesi, toplamda 6 kulesi ve üç yanındaki hendekleriyle şahane bir görüntüye sahiptir. İlk yapıldığı zamanlarda denize sıfır olarak inşaa edilmiş olan kale, zaman içerisinden denizin doldurulmasıyla daha da içte kalmıştır.
Tarihi kalede her sene, Uluslararası Çeşme Müzik Yarışması ve 2-7 Temmuz tarihleri arasında Çeşme Festivali düzenlenmektedir. Kaleyi ziyaret ettiğiniz zaman, kalenin önünde Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa’nın aslanı ile betimlenmiş bir heykeli bulunmaktadır.
Kervansaray
1528 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan Kervansaray Çeşme'ye ayrı bir güzellik katmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde özellikle yabancı tüccarların konaklaması amacıyla kullanılan kervansaray günümüzde 45 odalı bir otel olarak hizmet vermeye devam etmektedir.
Ayrıca, günümüzde de varlığını koruyan Kervansaray ‘da gece eğlence mekânları ve alış-veriş merkezleri de bulunmaktadır.
Çeşme Müzesi
Çeşme’nin tarihi zenginliklerini en iyi ifade eden noktalardan biri de Çeşme Müzesi’dir. Çünkü; müzenin içerisindeki tarihi eserlerin çokluğu ve kalitesi Çeşme’nin tarihsel sürecinin büyüklüğünü gözler önüne seren niteliktedir. Ağırlıklı olarak Erythrai, Çeşme’nin ilçe merkezi Alaçatı ve Kalemburnu bölgelerinden çıkan eserlerin sergilendiği tarihi Çeşme Kalesinde bulunan Çeşme Arkeoloji Müzesinde, 320 adet arkeolojik, 126 adet etnografik eserle 31 adet sikke, toplam olarak 477 adet tarihi eser teşhir edilmektedir.
Parga Hamamı
16. yüzyılın başlarında Osmanlı Deniz Kuvvetleri Donanması hava şartlarından dolayı Çeşme Körfezi’ne gelmiş ve buraya sığınmışlardır. Takribi 1528 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle Çeşme Kalesi’nin yanına Kervansaray yaptırılmıştır ve daha sonra askerlerin, bölge halkının yararlanabilmesi amacıyla Kanuni Sultan Süleyman’ın emri ile Pargalı İbrahim Paşa tarafından Tarihi Çeşme Hamamı yaptırılmıştır.
2016 yılına kadar aktif olarak kullanılan ve dokusu bozulan hamamın bahçe duvarları onarılmış ve bahçe düzenlemesi tamamlanmıştır. Sıcak su deposunun eski projeye uygun olacağı şekilde restore edilen hamamda, ısıtma sistemi ile birlikte tesisatta yenilenmiştir ve hamamın tavanıyla tabanı yine projeye uygun olacak şekilde masif ahşaptan üretilmiştir.
Ahşap oturtma çatı dört meyilli olarak yeniden düzenlenmiş, bahçeye ısı pompası ünitesi ve jenaratör yerleştirilmiştir. Hamamın içerisindeki bozuk çeşme onarılarak çalışır hale getirilmiş, su-ısı izalasyonu detayları çözülmüştür.
2019 yılında restorasyonu tamamlanan hamam 12 ay boyunca açık olacak ve hem tarihi hem de turistik amaçla kullanılabilecektir. Hamamda geleneksel gelin hamamlarının da yapılacağı düşünülmektedir.
Erythrai Antik Kenti
Çeşme’nin 20 km kuzey doğusunda bulunan Ildırı köyünün antik dönemdeki ismi Erythrai olarak karşımıza çıkmaktadır. Erythrai kelimesinin Yunanca’da “Kırmızı” manasına gelen Erythros‘tan türediği ve kent toprağının kırmızı renginden kaynaklı olarak da Erythrai’nin “Kızıl Kent” olarak anıldığı düşünülmektedir. Bir başka varsayıma göreyse kent adını ilk kurucusu Giritli Rhadamanthes’in oğlu Erythro’tan almıştır.
Kentte ele geçen bulgular bu yörede İlk Tunç çağından bu yana yerleşimin olduğuna işaret etmiştir. İkinci Kolonileşme dönemine bakıldığında kent Atina kralı Kadros’un soyundan geldiği düşünülen Knopos’un yönetimindeymiş ve ilk olarak krallık ile yönetilen kent sonraları yine kral soyundan gelen ancak halkın seçtiği Vasileuslar tarafından yönetilmiştir.
Kent, İon kentlerinin kendi aralarında kurdukları Panionion dinsel ve siyasal birliğine katılmış ve Payhagorasla birlikte kısa süreli tiranlık dönemi yaşamıştır. Bu dönemde üreterek dışarı sattığı değirmen taşlarıyla değer kazanana kent, daha sonra Erythrai, Lidya ve Persler’in de ellerine geçmiştir.
Pers baskılarına karşı diğer İon kentleri gibi direnişe katılan Erythrai’ye bağımsızlıkları bütün İon kentleri ile birlikte MÖ 334’te İskender tarafından kazandırılmıştır. İskender’in ölümünün ardından meydana gelen kargaşalar sonucunda birçok el değiştirmek zorunda kalan Erythrai, Pergamon (Bergama) Krallığının eline geçmiştir.
MÖ 133’te ise Roma İmparatorluğu içinde özgür bir kent statüsü kazanmıştır. Bu süre zarfında şarabı, keçileri, değirmen taşları ve kadın kahinleri Sibyl ile Herophile ile ün kazanmıştır. MÖ 1.yüzyıl’da gerçekleşen savaşlar, Romalı komutanların yağmaları ve depremler yüzünden büyük yıkıma uğrayan kent, Bizans döneminde önemini kaybetmiştir. 1366 yılında Türk Egemenliğine girdikten sonra da Erythre, Rhtyrai, Lythri gibi değişik isimler ile anılmaya başlanan kent; 16.yüzyıl’dan sonra İlderen ve Ildırı isimleriyle anılmaya başlanmıştır.
Şehirde 1963-1966 yılları arasında Prof. Hakkı Gültekin ve sonraları Prof. Ekrem Akurgal tarafından kazı çalışmaları yapılmıştır. İlk önce MÖ 3.yüzyıl sonralarına doğru yapıldığı düşünülen Akropol’ün kuzey yamaçlarında bulunan antik tiyatro toprak altından çıkarılmıştır. Akropolün en yüksek düzlüğünde yapılan araştırmalarda da Athena tapınağına ait kalıntılar bulunmuştur. Şehrin etrafının 5 km uzunluğunda surla çevrili olduğu anlaşılmıştır. Tiyatro kısmen açığa çıkarılmış ve araştırmalarda akropolde MÖ 6. ve 7.yüzyıl’dan kalma çanak, çömlek, taş ve topraktan figürler bulunmuştur.
0 Yorum