Son Dakika Haberleri
/
Tarihçi ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, İzmir'in 9 Eylül 1922'deki kurtuluşunun bazı kesimlerce "kaybolmuş cennet" diye ifade edildiğini belirterek, "Burası 'paradise' ama kaybolmuş değil. Eğer aklınızı başınıza alıp her yere saçma sapan binalar dikmezseniz, turizm yapacağız diye kıyının üstüne olur olmaz şeyler inşa ettirmezseniz kaybolmaz, güzel bir İzmir olur." dedi.
İlber Ortaylı, Sabancı Kültür Sarayı'nda Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) tarafından düzenlenen İzmir'in Kurtuluşunun 100. Yılı etkinlikleri kapsamında konferans verdi.
Ortaylı, Kurtuluş Savaşı yıllarını ve İzmir'in mücadele yıllarındaki durumunu anlatarak, "1918 Ekim ayı sonundaki Mondros Mütarekesi ile Türkiye bir işgal altına girmiştir. Bu işgal çok yüz kızartıcıdır. Yüz kızartıcı olması, yapılan ve gösterilen muamele dolayısıyladır. Yoksa bir memleket, öbür harp eden devletlerin aksine bir hırsla ve istekle bu savaşa girmediği halde kendini korumak için savaşmıştır. En çok kayıp veren ve en olmadık yerlerde direniş gösteren bir kuvvettir." dedi.
İzmir'in her zaman yenilikleri takip eden bir memleket olduğunu, bunu demokrasi tarihinde de gösterdiğini aktaran Ortaylı, "Burası doğrunun konuşulduğu bir kenttir. Yurt sevgisinin ve Türk tarihinin, kimliğinin iftiharla taşındığı bir memlekettir. Mustafa Kemal Atatürk, 'İzmir'i de İzmirlileri de severim.' diye boşuna söylememiştir." diye konuştu.
"'Gavur İzmir' Lafını Gelen Mülteciler Çıkarmıştır"
İzmir'in çilekeş bir memleket olduğunu, insanlarının yüzde 90'ının vatanlarını terk ederek buraya sığınmak zorunda kaldığını anlatan Ortaylı, "gavur İzmir" sözünün de bu göçlerin tesiriyle ortaya çıktığını söyledi.
Ortaylı, "Herkes ya Kafkasya'dan ya adalardan ya Girit katliamından kurtulup gelmiştir. Bugünkü Yunanistan'dan, Bosna'dan, Güney Bulgaristan'dan kalkıp buralara gelmişlerdir. Çoğunun arkasında çok acı hatıralar vardır. Geldikleri yerde de bambaşka bir kozmopolit grup bulmuşlardır. Belki onun tesiriyle de 'gavur İzmir' lafını gelen mülteciler çıkarmıştır. Bunu da söyleyeyim. Çünkü sinirleniyor burada da aynı adamları görmekten. Sinirleniyor da ne yapıyor, hiçbir şey yapmıyor, evini çatısını kuruyor. Karnı doyuyor, biraz çalışanın sırtı pek, hayatını o şekilde devam ettiriyor. Buradaki birtakım gruplar olanları unutmaya meyyaldir ama yüzde 100 kimse unutmaz." dedi.
O dönemde İzmir'de yaşayan farklı dini gruplar arasında huzursuzluk havasının hakim olduğunu, bunun çok sayıda adli vakaya neden olduğunu belirten Ortaylı, farklı kesimlerin birbiriyle geçinemese de devletin gölgesi, gelenekler gibi nedenlerle kentte sükunetin hakim olduğunu ifade etti.
İzmir'in Kurtuluş Savaşı öncesinde "paradise" (cennet) olarak tanımlanamayacağını dile getiren Ortaylı, o dönemi "kaybolmuş cennet" olarak tarif eden çıkarımları hatalı bulduğunu söyledi.
Ortaylı, "'Paradise lost' diye yazıyorlar. İzmir'in kurtulmasını, 9 Eylül 1922 tarihini 'kaybolmuş cennet' diye ifade ediyorlar. Burası paradise ama kaybolmuş değil. Size şimdi söylüyorum. Eğer aklınızı başınıza alıp her yere saçma sapan binalar dikmezseniz, turizm yapacağız diye kıyının üstüne olur olmaz şeyler inşa ettirmezseniz kaybolmaz, güzel bir İzmir olur. Cennetimizi kendimiz korumak zorundayız." diye konuştu.
"Eski Türkiye'nin Tadını Kaybedersiniz"
İlber Ortaylı, İzmir'in Türk tarihi için çok önemli olduğunu vurgulayarak, "İzmir'i kaybettiğiniz an, eski Türkiye'nin tadını kaybedersiniz, yurdunuzu kaybedersiniz, dilinizi kaybederseniz. Onun için üstünde durmamız gerekir." dedi.
İzmir'in kendi tarihini yazan bir kent olduğunu kaydeden Ortaylı, "100. yılınız kutlu olsun. Ama asıl zafer kısmı bundan sonra başlıyor." dedi.
DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar da Milli Mücadele döneminde Türk milletinin gücünü, Atatürk’ün dehasını ve başarısını, yazılan kurtuluş destanını her fırsatta dile getirmeye önem verdiklerini belirtti.
Konferans sonunda Rektör Hotar, İlber Ortaylı'ya Çaka Bey heykeli ve antika saat hediye etti.
Etkinlikte, Buca Eğitim Fakültesi İzmir Mandolin Orkestrası sahne aldı.
0 Yorum