Son Dakika Haberleri
/
Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, İzmir Göç İdaresi Müdürlüğüne bağlı Harmandalı Geri Gönderme Merkezi'nde Yunan unsurlarınca Türk kara sularına itilen düzensiz göçmenleri dinledi.
Malkoç ve Kamu Denetçisi Fatma Benli Yalçın, göçmenlerin yaşadıkları sorunlar ile gördükleri fiziksel ve psikolojik şiddeti araştırmak amacıyla İzmir Göç İdaresi Müdürlüğüne bağlı Harmandalı Geri Gönderme Merkezi'ne geldi.
Yunan unsurlarca Türk kara sularına itilen düzensiz göçmenler, maruz kaldıkları uygulamaları Malkoç ve Yalçın'a anlattı.
"Türkiye Olmasaydı Şu Anda Ölüydük"
Lübnan vatandaşı 38 yaşındaki Abdurrahman Kıllu, eşi ve 3 çocuğuyla Lübnan'dan İtalya'ya gitmek üzere bir grupla tekneye bindiklerini, Yunanistan açıklarında çok şiddetli fırtınaya yakalandıklarını söyledi.
Burada bir Yunan adasından telsizle yardım istediklerini belirten Kıllu, "'Hemen geliyoruz.' dediler. Savaş gemisiyle geldiler. İple teknemizi kendilerine doğru çektiler. Tekneye geçince eşimin boynundaki altınları aldılar. Teknedeki tüm erkekleri plastik kelepçe ile kelepçelediler. Şiddet uygulamaya başladılar. Telefonlarımızı ve üzerimizdeki paraları da aldılar." dedi.
Kıllu, Lübnan'daki evlerini satıp İtalya'da yaşamak için yola çıktıklarını anlatarak, "Yunanlar, başörtülü kadınların başörtülerini çektiler. Tekme attılar. Hatta elimizde tuttuğumuz Kur'an-ı Kerim'i de elimizden alıp üstüne basıp denize attılar." diye konuştu.
"Türkiye olmasaydı biz şu anda ölüydük" diyen Kıllu, Türkiye'ye teşekkür etti.
Kıllu, "Türk jandarmasından, sahil güvenliğinden Allah razı olsun. Bize elbise verdiler, yemek yedirdiler. Çocuklara psikolog ayarladılar." ifadelerini kullandı.
Kıllu'nun eşi Zehra Sammi de "İşleri bitince bizi denize attılar ve burası İtalya diye dalga geçtiler. Meğer bizi Türk sularına atmışlar." dedi.
"Türkler Bizi 10 Dakika Sonra Kurtardı"
Vücudunda darp izleri bulunan Somalili düzensiz göçmen Muna Hasım Dra, arkadaşıyla Yunanistan karasına çıktıklarını ancak Yunan kolluk kuvvetleri tarafından tekrar Türk kara sularına atıldıklarını söyledi.
Bu esnada darbdildiklerini belirten Dra, "Yunanlar bizi denize attı. Bundan 10 dakika sonra Türk sahil güvenliği geldi, bizi kurtardı. Eğer Türkler gelmeseydi ölecektik" şeklinde konuştu.
"Özel Bir Rapor Hazırlayacağız"
Kamu Başdenetçisi Malkoç da yaptıkları görüşmeler ve tespit tutanaklarından gördüklerini "ürpertici ve korkutucu" olarak nitelendirdi.
Yunan kolluk kuvvetlerinin düzensiz göçmenlerin hayatlarına kastedecek şekilde davrandıklarına dair tutanakları okuduklarını ve olayları dinlediklerini anlatan Malkoç, "Yaralamalar, elleri arkadan kelepçeleyip yüzme bilmediğini söylediği halde denize atmalar, cinsel saldırılar, hamile kadınlara karşı yapılan fena muameleler gibi. Bunlar insan hakları suçu ihlali. Bizim tutanaklardan tespit ettiğimiz kadarıyla hayat hakkı dahil 13 temel hakkın ihlali var. Aynı zamanda da 19 uluslararası sözleşmeye aykırı durum tespit edildi." diye konuştu.
Kurum olarak geri gönderme merkezlerindeki başvuruları inceleyeceklerini kaydeden Malkoç, "Ayrıca geri itmelerle ilgili de özel bir rapor çalışmamız var." dedi.
Malkoç, yapılanların rapor haline getirilmesinin zorunluluk olduğuna işaret ederek, "Bu mağdur arkadaşlarımızın yaşadıklarını bir rapor halinde Türkiye iç kamuoyuna hem de uluslararası kuruluşlara iletmemiz gerekiyor ki bir daha Yunanlar bu yanlışları yapmasınlar, bu arkadaşlarımızın hayatlarına kastetmesinler. Bizim çabamız bu noktada. Bir insan hakları kurumu olarak bu mağdur ve mazlumlara elimizden geldiği kadar destek oluyoruz ve destek olan arkadaşlara da yardım etmeye çalışıyoruz." dedi.
Yunanistan'ın yaptığı zulmü raporlarında tek tek anlatacaklarına dikkati çeken Malkoç, "Hedefimiz, Yunanların bir daha bunları tekrar etmemeleri için bütün insan hakları savunucularını harekete geçirmek. Biz insan hakları kurumu olarak bu dinlediklerimizi, gördüklerimizi, okuduklarımızı rapor halinde belgelendireceğiz ve bütün dünyaya duyuracağız. Dünyada vicdan sahibi olan, insanım diyen herkese bunları duyurmaya çalışacağız." ifadelerini kullandı.
0 Yorum